Dienstag, 17. November 2009

Georgi Dimitrov'un "Faşizme Karşı Birleşik Cephe"si

Bulgaristan Cumhuriyeti'nin Kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı, Komintern Başkan Yardımcısı Georgi Dimitrov'un, 1923'lerden 1940'lara, Nazizm'e, İtalyan Faşizmi'ne, İspanyol Falanjizmi'ne karşı demokrasi güçlerinin, dünya'daki demokrasi rejimlerinin, Sovyetler Birliği'nin, Bulgar İşçilerinin, Bulgar Çiftçilerinin yaptıkları siyasî, sosyal, kültürel, hukuksal, ekonomik savaşımların biçimleri hakkında yazdığı denemeler, "Faşizme Karşı Birleşik Cephe" adı ile yayınlanmıştı. Georgi Dimitrov'un, Komintern'e, Bulgaristan Halkı'na yazdığı rapor niteliğindeki siyasî denemeler, İkinci Dünya Savaşı öncesi, İkinci Dünya Savaşı sırasında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, tüm dünya'da yayınlanmış, okunmuş idi.
Faşizm nedir? neden İtalya'da, Almanya'da, İspanya'da yayılmıştır? kapitalist ekonomiler ile faşist siyaset'in birbiri ile bağlantıları nelerdir? faşizm'in yayıldığı ülkelerdeki işçilerin, çiftçilerin, öğretmenlerin yaşadıkları sorunlar nelerdir? sendikalar, faşizm'e karşı nasıl örgütlenmelidirler? demokrasi nedir? faşizm'in aşılması, demokrasi'nin kurulması nasıl mümkün olur?
Georgi Dimitrov'un sorduğu bazı sorulardır, bu sorular. Georgi Dimitrov, siyasî denemelerinde, bu soruların çoğunu ayrıntıları ile yanıtladığı içindir ki, Bulgaristan Sosyalist Cumhuriyeti'ni kurmayı, Bulgaristan'ın ilk Cumhurbaşkanı olmayı başardı!
SİNAN ÖNER

Sonntag, 1. November 2009

Lucien Febvre'in "Rönesans İnsanı"

Fransız Tarihçi Lucien Febvre'in "Rönesans İnsanı", Rönesans Tarihi'nin çeşitli özelliklerini, karakterlerini, koşullarını inceleyen denemelerden meydana geliyor.
Lucien Febvre, "Rönesans İnsanı"nda, Rönesans'ın nasıl bir insan yarattığını, nasıl yetenekleri yarattığını, nasıl sorunlara neden olduğunu inceler.
Lucien Febvre, "Rönesans İnsanı"nda, Rönesans'ın, kilise, devlet, halk katlarındaki etkilerini inceler, yeni Kilise, yeni Devlet, yeni Halk gerçeklerinin, aynı zamanda, kavramlarının, nasıl meydana geldiğini sorar, sorgular.
Lucien Febvre, "Rönesans İnsanı"nda, reform öncesi Kilise'yi, Rönesans öncesi sanatları, Rönesans öncesi bilimleri inceler, Kilise'nin, sanatların, bilimlerin yaşadığı Rönesans öncesi krizleri sorgular, tartışır, yazar.
Lucien Febvre, Rönesans'ın ekonomik sonuçlarını da, denemelerinde yazar.
SİNAN ÖNER

Fernand Braudel'in "Tarih Üzerine"si

Fransız Tarihçi Fernand Braudel'in "Tarih Üzerine"de biraraya getirdiği denemeler, tarihyazımı hakkında, dünya'nın en iyi tarihçilerinden birinin yazdığı, tarihyazımının geçmiş asırlardaki, modern dünya'daki sorunlarını inceleyen denemelerdir.
"Tarih Üzerine"de, Fernand Braudel, tarihyazımı kavramlarını da inceler, tarihyazımının kavramsal geçmişini tartışır, bugünkü dünya kültürü açısından tarihyazımının koşullarını yazar.
Fernand Braudel, "2. Felipe Dönemi'nde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası", "Maddî Medeniyet ve Kapitalizm", "Uygarlıkların Grameri" kitaplarının getirdiği verilerin de yardımı ile, "Tarih Üzerine"de, tarihyazımının geleceğine yönelik sorular da getirir.
Fernand Braudel, "Tarih Üzerine"sinde, "uzun süre" kavramı gibi tarihyazımı kavramlarını yeniden sorar, sorgular.
Fernand Braudel, "Tarih Üzerine" kitabında Marxist tarihyazımının dünya tarihçiliğine kattıklarını da yazar.
SİNAN ÖNER

Montag, 26. Oktober 2009

Joseph Stalin'in "Leninizm'in İlkeleri"

Sovyetler Birliği'nin kurucusu, İkinci Cumhurbaşkanı Joseph Stalin'in "Leninizm'in İlkeleri" kitabı, Sovyet Tarihi'ni anlamak açısından da, Marxizm'in 1945'lere kadarki sorunlarını anlamak açısından da, okunması gereken bir kitap, bir tarih kitabı olduğu gibi, büyük bir devlet adamı'nın yazdığı bir rapor.
Joseph Stalin, Vladimir Lenin'in 1924'te vefâtı ile, Sovyetler'in liderliğine seçilmiş, 1939'da İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar, Sovyetler Birliği'nde reformlar yapmıştı.
"Leninizm'in İlkeleri", Joseph Stalin'in yaptığı reformların neler olduğunu anlattığı gibi, reformların gerçekleşmesinde yaşanan sosyal, siyasî, ekonomik sorunları da anlatmakta, dünya'nın çeşitli ülkelerindeki okurlarını tartışmaya dâvet etmektedir.
Joseph Stalin, Sovyet Devleti'nin ilkelerini, özelliklerini, yasal niteliklerini, "Leninizm'in İlkeleri"nde yazmıştı.
SİNAN ÖNER

Sonntag, 27. September 2009

Maksim Gorky'nin "Ana"sı

Maksim Gorky'nin 1905 Devrimi'ni romanlaştırdığı "Ana" romanı, 20. Yüzyıl'ın en çok okunan romanlarından biriydi, Maksim Gorky'nin ustaca yazdığı bir romandı.
"Ana"da, Maksim Gorky, Rus Devrimi'nin koşullarını anlatmıştı, 19. Yüzyıl'daki Rusya koşullarını yazmıştı, Rus köylerinde, Rus şehirlerinde neler yaşanmaktaydı, hangi sosyal sorunlar, hangi sosyal güçler birbirini koşullandırmaktaydı?
Maksim Gorky, gerçekçi bir yazardır, "Ana"da, aşırı bir unsur kullanmadan, Rusya'yı resmetmiş, romandaki karakterlerin Rus Devrimi'ne nasıl yönlendiklerini, nasıl koşullandıklarını anlatmıştı. "Ana", Rus annelerin, 19. Yüzyıl koşullarında, nasıl bir sosyal tarih yaşadıklarını anlatan bir romandır, Maksim Gorky, annelerin sosyal koşulları nasıl değiştirdiğini, sosyal reformları nasıl gerçekleştirdiklerini, "Ana"da yazmıştı.
Rusya, 1905'deki devrim hareketlerinde deneyimler kazanmış, 1917 Şubat'ında, önce Menşevik Devrimi yapmış, Kerensky Başbakan seçilmiş, Ekim 1917'de, Bolşevik Devrim'i yapmış, Vladimir Lenin, ilk Sovyet Cumhurbaşkanı seçilmiş, Rusya, Meşrûtî Monarşi'den Cumhuriyet rejimi'ne geçmiş, sosyal devrimler, siyasî devrim'in çevresinde gerçekleştirilmiş idi.
Maksim Gorky, 1905 Devrimi'nin de, 1917'deki Şubat Devrimi ile Ekim Devrimi'nin de liderlerinden biriydi, Sovyet Yazarlar Birliği'nin de ilk Başkanı seçildi.
"Ana" romanı ile, Maksim Gorky, tüm dünya'ya, Rusya'yı anlatmış, "Ana" tüm dillerde, tüm ülkelerde yayınlanmış, Maksim Gorky, dünya'nın farklı ülkelerine geziler yapmış, Maksim Gorky'yi de, dünya'nın farklı ülkelerinden büyük kişiler ziyâret etmişlerdi.
SİNAN ÖNER

Mittwoch, 23. September 2009

Sigmund Freud'un "Günlük Yaşamın Psikopatolojisi"

Profesör Sigmund Freud, 19.Yüzyıl'da yaşadı, 20. Yüzyıl'da vefât etti.
Sigmund Freud, psikoloji bilimi'nin modern anlamda kurucularından biridir, ruh hastalıkları tedâvisi alanında uzmanlaştı, muayenehane'sinde, kliniklerinde, Doktor Sigmund Freud, binlerce ruh hastası'nı tedâvi etti, tedâvi süreçlerini raporlaştırdı, kitaplaştırdı.
Sigmund Freud, binlerce makale, deneme, not yazmıştı.
Sigmund Freud'un yazdığı kitaplardan biri de, "Günlük Yaşamın Psikopatolojisi" idi. bu kitapta, Sigmund Freud, insan'ın zihinsel yapısını inceler, insan'ın bilinçaltı sorunları ile, içgüdüsel yapısının günlük yaşam'da yarattığı durumları, konuları, hastalıkları inceler.
Doktor Sigmund Freud, "psikopatoloji" kavramını, ruh hastalıkları bilimi anlamında kullanmıştı. Sigmund Freud'a göre, kapitalist toplumlar, ruh hastalıklarının yayılmasına neden olur, bilinçdışı unsurların sosyal hayat'a etkilerinin, bireyleri hastalandırdığını yazar, Doktor Sigmund Freud. Sigmund Freud, toplumları yönetenlerin de ruh hastalıklarına yakalandığını, savaşların, sosyal krizlerin çoğunun, hastalanmış yöneticilerin, içgüdülere, bilinçdışı eğilimlere, sosyal hastalıklara kapılmasının sonuçları olduğunu yazmıştı. siyaset, ruh hastalarının faâliyet alanı olunca, Sigmund Freud'a göre, devletlerin kriz yaşaması da doğaldı, ruh hastaları tedâvi edilmeli, siyaset, hastalıklardan kurtulmalıydı. ama, böyle bir konu, ancak uygarlıkların incelenmesi, insanlığın tarihi'nin iyice anlaşılması, modern toplumların bilim yöntemleri ile incelenmesi ile tartışılmalıdır.
Doktor Sigmund Freud, unutma, şaka, gülme, ağlama gibi bilinçdışı davranışların günlük yaşamdaki patolojisini incelediği raporları, denemeleri,makaleleri yayınlamıştı.
SİNAN ÖNER

Dienstag, 22. September 2009

Victor Hugo'nun "Sefiller"i

Fransız Yazar, Şâir, Milletvekili, Tarihçi Victor Hugo, 19. Yüzyıl'da yaşadı. Victor Hugo, romanlar, tiyatro oyunları, öyküler, denemeler, tarih makaleleri, siyasî söylevler, şiirler yazdı, yayınladı. Victor Hugo, 1848 Devrimleri sırasında, sürgün'de kaldı.
Victor Hugo, "Sefiller"i yazarken, bir tarih kitabı yazdığının farkında idi. "Sefiller", bir tarih kitabı olduğu gibi, bir roman'dı, karakterler, çatışmalar, tanımlar, betimlemeler, öneriler, tezler, tarihsel anlatımlar, "Sefiller"i meydana getirmekteydi. Victor Hugo, "Sefiller"de, Jan Val Jan karakterini yarattı, Jan Val Jan'ın bir biyografisi gibidir, "Sefiller". "Sefiller"de, Polis Javert, Fantin, Cosette, Marius, Napoléon Bonaparte, Waterloo Savaşı'nda savaşan subaylar, 1815 Devrimi'nin karakterleri yer alır. "Sefiller"de, Fransa Tarihi'nin ayrıntıları anlatılır, Paris şehrinin anlatımıdır "Sefiller", Paris Tarihi'dir.
"Sefiller"de, Victor Hugo, sosyalleşmiş insan'ın yaşadığı farklı serüvenlerden dersler aldığını belli eder. bir romancı olarak, Victor Hugo, hiç susmayan bir yazar'dır, sürekli anlatır, tanımlar, duyurur, imâ eder, işâret eder. Victor Hugo, "Sefiller"de, bir Tarih Profesörü gibi dersler, konferanslar verir. "Sefiller", bazı karakterleri ile okurlarını ağlatır da.
Jan Val Jan, Hristiyanlığı öğrenmek isteyen bir adam'dır, Victor Hugo, "Sefiller"de, Paris Kiliseleri ile, taşra kiliseleri'ni okurların anlatmış, okurlarını kilise kilise gezdirmiş, Napoléon Bonaparte'ın yaptığı 1815 Devrimi'nin Kiliseler açısından anlamlarını tartışmıştır.
Victor Hugo'nun "Sefiller"inin, 1871'deki Paris Komünü'nde sürekli hatırlandığını da yazmak gerekir.
SİNAN ÖNER

Samstag, 19. September 2009

İlya Ehrenburg'un "Paris Düşerken"i

İlya Ehrenburg, büyük Sovyet yazarı, romancı.
İlya Ehrenburg, bir Tarihçi'dir, Konstantin Simonov gibi, Lev Tolstoy gibi, roman yazmayı tarih yazmak için bir yol olarak görmüştür.
İlya Ehrenburg, Sovyet Devrimi yıllarında çocukluğunu, gençliğini yaşadı.
İlya Ehrenburg, 2. Dünya Savaşı'nda savaştı, Sovyetler Birliği'nin yöneticileri arasında yer aldı.
İlya Ehrenburg'un, "Paris Düşerken", "Dipten Gelen Dalga", "Fırtına" romanları, 2. Dünya Savaşı'nın anlatımlarıdır.
"Paris Düşerken", iki cilt'ten meydana gelir. "Paris Düşerken"de, İlya Ehrenburg, 2. Dünya Savaşı yıllarında, Paris'in savunulmasını anlatır, Fransız Rezistans Hareketi'nin karakterlerini romanlaştırır, İlya Ehrenburg. İlya Ehrenburg, "Paris Düşerken"i yazarken, bir Rus olarak da düşünür, bir Alman olarak da, bir Fransız olarak da. hatta, "Paris Düşerken"in bazı bölümlerini okurken, İlya Ehrenburg'un bir Fransız yazar olduğunu sanırız. halbûki, Sovyet yazar İlya Ehrenburg, roman yazma'yı sosyal bir ödev olarak algılar, bir bilim adamı gibi, romanlarının malzemelerini, karakterlerini, kaynaklarını inceler, tartışır, ayrıştırır, bütünleştirir.
İlya Ehrenburg'un, "Paris Düşerken"de yarattığı karakterler, dünya'nın farklı ülkelerinde okunmuştur. bir sürü okur, İlya Ehrenburg'un yazarlığı ile hayat yollarını çizdi, bir sürü devlet adamı, İlya Ehrenburg'un, 2. Dünya Savaşı'ndan aldığı derslerin, devletleri yönetirken öğrencileri olmuştur.
"Paris Düşerken", İlya Ehrenburg'un, Sovyet Yazarlar Birliği'nde ödüllendirilmesine de neden olmuştur. İlya Ehrenburg, Sovyetler Birliği Cumhurbaşkanları Joseph Stalin'in, Nikita Kruschev'in, Leonid Brejnev'in sevdiği, okuduğu, kitaplarını yayınlattığı bir Sovyet yazardı.
SİNAN ÖNER

Donnerstag, 17. September 2009

Jack London'un "Demir Ökçe"si

Jack London, bir sürü roman yazmış, Amerikalı yazar.
Jack London'un "Demir Ökçe"si, Amerikan siyasî tarihi açısından da, Batı Felsefesi Tarihi açısından da, ilginç bir kitap idi. "Demir Ökçe"de, Jack London, 19. Yüzyıl sonlarında, 20. Yüzyıl başlarında, Amerika'da yapılan tartışmaları anlatır. Jack London, Marxizm'in Amerika'ya nasıl geldiğini, nasıl uygulandığını bilmekteydi, Jack London, "Demir Ökçe"deki karakterleri ile, Marxizm'i nasıl anladığını da, okurlarına anlatmıştı.
"Demir Ökçe", Katolikler'in, Protestanlar'ın, Ortodokslar'ın, Marxizm'i nasıl anladıklarını da anlatan bir romandır, Hristiyan dogmatizmi'nin, Hristiyan engizisyon geleneği'nin, Marxizm'e hoşgörüsüzlüğü'nün geçici olduğu kabûl edilmektedir, ama, "Demir Ökçe", bu hoşgörü'nün yayılmasının çok farklı aşamalarda gerçekleştiğini anlatmış bir kitap idi, Jack London'un ustaca yazdığı bir kitap.
Jack London, Sovyet Devrimi yapılmadan önce, ama, Vladimir Lenin'in eserlerini yazdığı, yayınladığı, Bolşevizm'i dünya'ya anlattığı bir dönemde kitaplarını yazmıştı, "Demir Ökçe"de, yeni bir dünya'nın doğacağını sezmiş, anlatmıştı Jack London.
Jack London'un "Demir Ökçe" romanı, Amerika Tarihi'ni anlamak açısından bir kaynak eserdir.
SİNAN ÖNER

Samstag, 12. September 2009

Ludwig Wittgenstein'in "Tractatus"u

Ludwig Wittgenstein, "Tractatus"unda, dünya'yı, bir dil dünyası, gerçek olmayan, ama, insan zihnince adlandırılan bir dünya diye tanımlar. Wittgenstein, "Tractatus"unu, Friedrich Nietsche gibi, aforizma biçiminde yazmıştır, Wittgenstein, cümle yapılarının, dünya'yı düşünürken, mümkün, gerçekçi bir yöntemsel gereç olduğunu yazmıştı. bir yüklem, bir özne, bir nesne, sıfatlar, adlar, fiiller, zarflar, Wittgenstein açısından, felsefe yapmaya yetmekteydi, dünya da, böyle kurulmuş, binâ edilmiş, yapılandırılmıştı.
Wittgenstein'in devlet anlayışı da, dil'lerin çözümlenmesine bağlı idi. farklı diller, farklı sosyal tarihler yaratmakta, devletler de, farklı sosyal tarihlerin eserleri olarak yaşamaktaydı.
Wittgenstein, "Tractatus"unda, çok farklı düşünme konuları seçmiş, birbirinden farklı gözlem nesneleri arasında bağlantılar kurmuş, insan'ın zihinsel gereçlerinin hepsini kullanması gereğini anlatmıştı. bir matematiksel yöntemlilik veyâ dilbilimsel bir kesinlik, bu zihinsel gereçlerin kullanımında gereken şartlardır, Wittgenstein'a göre, zihinsel gereçlerin kullanımlarının şartlarını tanımlamak, filozofun ödevidir.
Ludwig Wittgenstein, Bertrand Russell'ın mantık bilimi araştırmaları ile, önceki asırların filozoflarının yazdıklarını da, "Tractatus"unu yazarken dikkâte almıştı, özellikle, Aristoteles, Descartes, Hegel, Marx gibi filozofların yazdıkları, Wittgenstein açısından, geçerli kaynaklardı, tartışmak açısından da yararlı bilgiler getirmekteydi.
Ludwig Wittgenstein, dünya'nın değişmesi gereğini hatırlatırken, dil'de, zihinsel gereçlerin kullanımında, dünya'yı değiştirme yönünde adımlar atılması, farklı zihinsel ya da dilsel yapıların ya da tezlerin yazılması gereğini hatırlatmaktaydı.
SİNAN ÖNER

Jean Paul Sartre'ın "Yöntem Araştırmaları"

Jean Paul Sartre'ın "Yöntem Araştırmaları", Jean Paul Sartre'ın felsefesini anlamak açısından, ilk okunması gereken kitaptır. "Yöntem Araştırmaları"nda, Jean Paul Sartre, Hegelci diyalektiği, Karl Marx'ın diyalektik sosyal felsefesi'ni, Aydınlanma Çağı filozoflarının yöntemsel tartışmalarını, yeniden inceler, ayrıntıları ile, yöntem kavrayışını anlatır.
Jean Paul Sartre, felsefe'yi, zorunlu bir zihinsel faâliyet olduğu gibi, zorunlu bir siyasî, sosyal yayın faâliyeti olarak algılamış, bu yönde, onlarca kitap yazmış, dergilerde, gazetelerde, felsefe makaleleri yayınlamıştı.
"Yöntem Araştırmaları", metafizik tartışmalarını da gündeme getirmiş, felsefe tarihi'nde farklı yöntemsel araştırmaların nedenlerini tartışmıştı; Jean Paul Sartre, "Yöntem Araştırmaları"nda, geleceğin felsefesini de sorar, Jean Paul Sartre, ontolojik sorular kadar, epistemolojik, yöntemsel soruların da, geleceğin felsefesinin tartışılmasında yararları olacağını vurgular.
Jean Paul Sartre, dünya'yı, bir özgürlük alanı olarak algılarken, Michel Foucault ya da Albert Camus gibi, dünya'yı zindanlaştırmak eğilimindeki güçlerin tehditlerini de algılar. Jean Paul Sartre, özgürlüğün, Marxist anlamda, bir sosyal dava olduğunu, ama, bireylerin tarihsel ya da sosyal seçimlerinin, yaşayışlarının da, özgürlüğün yayılmasının koşullarından biri olduğunu yazar.
SİNAN ÖNER

Donnerstag, 13. August 2009

Karl Marx'ın "Kapital"i

Karl Marx, "Kapital"i, 1850'lerden 1880'lere, yıllarca yazdı, ilk cildini 1860'larda yayınladı, sonraki ciltleri, Friedrich Engels yayınladı.
Karl Marx'ın, "Ekonomi Elyazmaları", "Ekonomi Politik'in Eleştirisine Katkı", "Ücretli Emek ve Sermaye", "Ücret, Fiyat, Kâr" gibi, ekonomi alanında yayınladığı kitaplar, "Kapital"e birer hazırlık niteliği taşırlar.
"Kapital"de, Karl Marx, kapitalizm'in hareket yasaları'nı, kapitalizm'in kavramlarını, kapitalizm'in tarihsel özelliklerini, kapitalizm'deki sosyal sınıfların tarihi'ni, kapitalist sosyal sistemlerin yaşandığı ülkelerin tarihi'ni, kapitalizm'i incelemiş önceki iktisât yazarlarının eserlerini, inceler, tartışır, anlatır, bazı yargılar üretir.
Karl Marx, "Kapital"in farklı ülkelerdeki çevirilerine önsözler yazmıştı. Rusya'da, İtalya'da, Fransa'da, Amerika'da, İspanya'da, "Kapital", Karl Marx hayattayken yayınlanmış, "Kapital"i anlatan bir sürü yayın yapılmıştı.
Karl Marx, "Kapital"in birinci cildinde, sanayileşme tarihi'ni yazmıştı, ücretler'in, çalışma süreci'nin, fiyat sistemi'nin, kâr kavramının, rant kavramının, incelemelerini yazmıştı, Karl Marx. Karl Marx, dünya pazarı kavramlarını da, "Kapital"de tartıştı. "Kapital"in ikinci, üçüncü ciltleri, daha da teknik ayrıntıları işler, kapitalist ekonomi'nin tüm özellikleri, "Kapital"de incelenir, Karl Marx'ın iktisât tarihçiliği ile sosyal tarihçiliği birarada yürüten zihinsel yetenekleri, "Kapital"de iyice kanıtlanmıştı.
Karl Marx, "Kapital"in, nerede ne gibi sonuçlara neden olacağına da merâklanmıştı. Rusya'daki, İtalya'daki, Amerika'daki, İspanya'daki, Fransa'daki "Kapital" çevirmenleri ile, yayıncıları ile sürekli yazışmaktaydı, Karl Marx.
SİNAN ÖNER

Sonntag, 9. August 2009

Vladimir Lenin'in "Devlet ve İhtilâl"i

Vladimir Lenin, Sovyet İhtilâli sırasında yazdığı "Devlet ve İhtilâl" kitabı ile, tüm dünya'da okunan bir yazar idi! Sovyetler Birliği'nin ilk Cumhurbaşkanı Vladimir Lenin, "Devlet ve İhtilâl"de, devlet'in tarihsel tanımlarını yineler, 1918'lerde, devlet kavramının siyasî niteliklerini tartışır, ihtilâl kavramını da, gerçekleşmiş ihtilâl'leri de konuya dahil edip, ihtilâl koşullarını, ihtilâl durumlarını inceler, okurlarına, sosyal tarih alanında iyi işlenmiş bilgiler yazar.
Vladimir Lenin'in "Devlet ve İhtilâl"i, öteki eserleri arasında, mutlaka okunması gereken bir eserdir.
Vladimir Lenin, "anarşizm", "sosyal demokrasi", "liberalizm", "Anayasacılık", "monarşizm", "menşevizm", "küçük burjuva sosyalizmi" gibi akımların tarihsel nedenlerini, bu akımların neden geçerli ya da geçersiz olduğunu, "Devlet ve İhtilâl"inde, Karl Marx'ın "Komünist Manifesto"sundan yetmiş yıl sonra, açıklar, anlatır, tartışır, tanımlar. Vladimir Lenin, Komintern'in kurulacağı 1919'a kadar, Komintern'in neden gerektiğini de anlatmıştır. "Devlet ve İhtilâl", "millî sosyalist devletler"in değil, "dünya sosyalist devleti"nin amaçlanmasının, Rus Bolşevikler açısından doğal olduğunu, ama, tarihsel koşulların, Sovyetler Birliği'ni, Komintern'i korumayı öncelikli amaç hâline getirdiğini kanıtlamış bir kitap idi.
Vladimir Lenin, Paris Komünü'nde sınanmış "işçi devleti"nin çok kısa sürede yıkılmasının nedenlerini de tartışmıştı! Vladimir Lenin, Sovyetler Birliği'nin, bir "işçi devleti" olarak da, bir "işçi köylü devleti" olarak da, savunulmasının, dünya'nın geleceği açısından ilk sorun olduğunu yazmıştı. "Devlet ve İhtilâl"de, 1. Dünya Savaşı koşullarında, "kapitalizm"de bir gelecek aramanın mümkün olmadığının kanıtlarını yazdı, Vladimir Lenin.
SİNAN ÖNER

Mittwoch, 1. Juli 2009

Atatürk'ün "Nutuk"u

Atatürk'ün "Nutuk"u, 20. Yüzyıl tarihini anlatan başlıca "birincil kaynaklar"dan biridir.
1927'de, CHP Kurultayı'na, Atatürk, üç gün süresince, 1919 ile 1927 arasındaki tarih'i anlatmak, belgelemek amacı ile, "Nutuk"u okumuştur.
"Nutuk", üç cilt'ten meydâna gelir, ilk iki cildi, Atatürk'ün tarihsel aşamaları ile Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'ni anlatımıdır, üçüncü cilt, "belgeler"dir.
"Nutuk"a, Osmanlı Devleti'nin "yıkılış nedenleri"ni anlatarak başlar, Atatürk.
sonra, Birinci Dünya Savaşı'nı anlatır, Atatürk, cephe cephe, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlılar'ın yaşadıklarını CHP Kurultayı'na izâh eder.
Atatürk, "Nutuk"ta, gerçekçi, akılcı, materyalist -Marxist-, "belgeler"e bağlı bir tarihçilik ile, 1919 ile 1927 arasındaki tarih'i yazmıştır. dünya koşullarını da, ayrıntıları ile tâhlil ederken, Atatürk, geleceğe yönelik "tâhmin"ler veyâ "tasarılar" da "formüle" eder, "Nutuk"ta.
Atatürk'ün "Nutuk"u CHP Kurultayı'na okumasının ardından, bir sürü reform, "inkılâp", "yenilik", Meclis'e getirilmiş, kabûl edilmiş, halk tarafından uygulanmıştır. Atatürk'ün "Nutuk"u, bu anlamda, bir "tarihsel yön" çizmiştir, Türk Halkı'na.
Atatürk, "Nutuk"unu Osmanlı Türkçesi ile, "Harf İnkılâbı" öncesinde yazmıştı, daha sonra, Türk Dil Kurumu, "Nutuk"u modern Türkçe'ye çevirmiş, Türkçe yayınlamıştır.
SİNAN ÖNER

Antonio Gramsci'nin "Tarihsel Blok"u

İtalyan Komünist Partisi Kurucusu, Tarihçi Antonio Gramsci'nin, 1920'lerden 1935'lere kadar, İtalya'da bir "tarihsel blok" kurulmasını öne sürdüğü anımsanır. "tarihsel blok", Antonio Gramsci'nin, İtalya Tarihi araştırmalarının getirdiği "ders"lerden biridir, siyasî, sosyal bir "tez"dir. Antonio Gramsci, İtalya'daki Katolik Kilise ile İtalya İşçi Sınıfı'nın, "Faşizm"e "seçenek" olarak "formüle" etmek zorunda oldukları "tarihsel uzlaşma"larının nasıl kurulacağını, nasıl bir tarihsel geçmiş'e sahip olunduğunu yazmıştı. Antonio Gramsci, Benito Mussolini'nin "faşizm"inin nasıl kurulduğuna da tanık idi, "Avanti!" de, Mussolini ile Antonio Gramsci, berâber yazmıştı, daha İtalyan Komünist Partisi kurulmadan önce.
Antonio Gramsci, Katolik Kilisesi'ne, "Hristiyân Demokrat" olmayı önermekteydi! 1. Dünya Savaşı'nın derslerinden biri de, "Hristiyân Demokratlar" ile Sovyetler Birliği'ni destekleyen "sosyalist", "komünist", "anarşist", "sosyal demokrat" siyasî merkezlerin "işbirliği" yapması gereği idi. zaten, 1920'lerde, Alman Nazizmi'nin, İtalyan Faşizmi'nin, İspanyol Falanjizmi'nin, Japon Militarizmi'nin, aynı anda yayılmasını, "Komünist Enternasyonal" de, "Sosyalist Enternasyonal" de, Kiliseler de, tartışmışlar, "analiz" etmişler, siyasî, sosyal, askerî, kültürel öneriler atmışlar, bu önerileri uygulama yönünde teşkilâtlanmışlardı.
Antonio Gramsci de, 1919'lardan 1935'lere, İtalya'da, "tarihsel blok" örülmesinin koşullarının hazırlanmasına liderlik yapmıştı.
2. Dünya Savaşı sonrasında, Hristiyân Demokratlar, İtalya Komünist Partisi Genel Sekreteri Palmiro Togliatti'nin Başbakanlığı'nda, bir "koâlisyon" kurmayı kararlaştırmıştı. Antonio Gramsci'nin, 2. Dünya Savaşı öncesindeki vefâtı ile "tarihsel blok" tezi yok olmadı, hatta güçlendi, sonra da, gerçekleştirildi.
Antonio Gramsci, Tarihçiliğini daha çok İtalya Tarihi'ne adamıştır. Katolikliğin Tarihi, İtalyan Rönesansı'nın Tarihi, İtalyan Sosyalizmi'nin Tarihi, Güney İtalya Tarihi, İtalya İşçi Sınıfı Tarihi gibi konular, Tarihçi Antonio Gramsci'nin esas araştırma konularıdır.
Roma, Napoli, Torino, Bologna, Palermo, Milano, Floransa gibi İtalya şehirlerinin tarihinde, Antonio Gramsci'nin izleri hâlâ tazedir.
SİNAN ÖNER

Montag, 29. Juni 2009

"Hegelci Devlet"

Hegel'in devlet anlayışını okurken, Hegel'in, 1840'larda yaşadığını da bilmeliyiz.
Prusya'nın yaşaması için neler yapılmalıydı?
Napoleon'cu Fransa'nın "istilâ savaşları"nın getirdiği 1848 Devrimleri'ne giderken, Hegel, Prusya'ya "istikrâr" önermekteydi. Hegel, "devlet'in kalıcılığı"nın koşullarını saptamak için, "Tarih Felsefesi" diye de bir kitap yazmıştı. Prusya Devleti, yaşamalıydı, "kalıcılaşmalı", Almanca'yı yaymalı, Germen Tarihi'nin derslerini, "yapı"sında ya da "hükmetme tarzı"nda taşımalıydı. elbette, Hegel, bir "demokrat" olmayı özlemiş bir adam'dır! ama, "Hegelci bir demokrasi" önermesi de, doğaldı, Hegel'in; çünkü, Hegel, bir "Felsefe Tarihi" de yazmış, yazdıklarının, derslerinde anlattıklarının tarih'e kalacağını hissetmiş bir akademisyen'di. Aristoteles'ten Descartes'e, Voltaire'den Kant'a, bir tarih vardır, felsefe'de. Hegel de, bir "devlet felsefesi" önermeyi amaçlamış, Prusya Devleti'ni, "Hegelci devlet ilkeleri"ne uyma yönünde uyarmıştı.
ama, 1848 Devrimleri, Hegel'in, sanıldığı gibi "karamsar" bir adam olmadığını gösterdi. Hegel'in yazdıklarını, meselâ, Karl Marx, "iyimserlik nedeni" diye algıladı. Bismarck, "muhafazakâr" olmasına rağmen, Hegelciliğin "iyimser" niteliklerini algılamış bir devlet adamı idi.
Hegelci Devlet anlayışı, "kapital"in "tarih"e üstün gelemeyeceğini, "tarih"in, "akıl"ın, "sağduyu"nun, "kapital hareketleri"ni dizginleyeceğini öne sürmekteydi! bu anlamda, Hegel, "kapital"e tapılmasına, daha Sanayî Devrimi yıllarında eleştiriler getirmiş bir adam'dır.
SİNAN ÖNER

Dieses Blog durchsuchen

Follower

Über mich

Mein Bild
Historian, Poet, Translator, Novelist, Cinema Writer